Etiketler
abdulvahap kara, altın, altın adam, altın elbiseli adam, arkeoloji, ürjar, Berikhan Tayjigit, Egemen Kazakistan Gazetesi, Hun, iskit, jana tilek, kazakistan, kazı bilimi, kün, kurgan, laybulak, mezar, sarmat, semey, smagulav
Daha doğru ifadeyle, bir Altın Kadın, Altın Prenses bulundu. Bilindiği gibi son zamanlarda Kazakistan’da altın adam bulunduğu haberlerine sıkça rastlıyoruz. Bu altın adamlar M.Ö. devirlerde veya M.S. ilk asırlarda hüküm sürmüş Saka ve Hun Türklerine aittir. Çok sayıda altın elbiseyle gömülmüş böyle altın adamların bulunması, o dönemde Türklerin atalarının müreffeh bir hayat yaşadıklarının delili sayılmalıdır.
Bilindiği gibi, ilk altın adam 1970’da Esik Kurgan’da bulunmuştu. Son yıllarda Kazakistan’da yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında beş-altı altın adam daha bulunduğu biliniyor. Altın elbiseleriyle gömülen bu insanların hükümdar ailesine mensup prens veya kağanlar olduğu ifade ediliyor.
Fakat ilk defa bir altın prensesinin çıktığı bugünkü (31 Mayıs 2013) Egemen Kazakistan gazetesinin haberinde yer alıyor. Gazete haberine göre, altın prenses Kazakistan’ın Doğu Kazakistan eyaletinde Ürjar ilçesi yakınlarında Taskesken-Baktı taş yolu boyunda Laybulak ve Jana Tilek köylerinin arasında kalan bir bölgede bulundu. Esik Kurgan’da bulunan altın adam da olduğu gibi, altın adamın başlığı ve üstündeki elbisesi son derece korunmuş bir haldedir. Elbiselerin hepsi altın işlemelidir. Prensesin kulaklarındaki altın küpesi, başındaki altın başlığı, koç boynuzu motif işlemelerine bakılırsa, bu günümüzden 2500 yıl önce yaşamış olmalıdır. Öğrencilerin kazı çalışmalarına danışmanlık yapan Semey Pedagoji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Amantay İsaulı bu konuda Egemen Kazakistan gazetesi muhabiri Berikhan Tayjigit’e verdiği bilgide “Bulunan altın adam M.Ö. V.-III yüzyıllarda bronz devrine, hatta Hun-Sarmat dönemlerine kadar götürülebilir” dedi.
Yarma şeklinde kazılan mezarın çevresi ve üstü genişliği 10-15 santimetre kadar varacak bir biçimde taşlarla kapatılmıştır. Cenaze, batı istikametine doğru yatırılmakla birlikte, yüzü kuzeye doğru döndürülek defnedilmiş. Cenazenin ayak taraflarında koyun kemikleri ile seramik ve ağaçtan yapılmış kap-kacaklar, baş tarafında ise avuç içi kadar yuvarlak taşlar bulundu. Kazı çalışmalarına katılan Temir Smagulov bu taşların “kurbanlık taşları” olabileceğine işaret etti. Smagulov cenaze defnedilirken bu taşların üstüne yağ kandilleri konmuş olmasının mümkün olduğunu söyledi.
Ayrıca mezarın kuzey doğu tarafındaki çeperinin dibinde ikinci mezarın yer aldığı görüldü. Mezardaki şahsın başı ve kolu kesilmişti. Bilim adamlarının yorumlarına göre, bu şahıs prensesin kölesi, belki de nedimesi idi. Saka kağanının kızı olması büyük ihtimal olan bu altın adamı inceleyen bilim adamları ona “Ürjar Prensesi” olarak at koydular.
Prof. Dr. Amantay İsaulı Kazak bilim ve kültürüne büyük bir yenilik getiren bu çok değerli buluntunun Tarbagatay’ın güneyinde bir siyasi merkezin olduğunu ortaya koymakta olduğuna dikkati çekti. Doğu Kazakistan’da tarihi ve kültür açısından çok zengin mirasların yattığına geçen sene bu bölgeye bir çalışma ziyareti gerçekleştiren Kazakistan Kültür ve Haberleşme Bakanı Mukhtar Kul-Muhammed dikkati çekmişti. Gazete muhabiri bakanın geçen sene “Bu bölge sınır bölgesi olduğu için pek araştırılmadı. İnşallah bu bölgede bizi büyük kültürel hazineler beklemektedir” şeklindeki konuşmasını hatırlattı.
Gazete muhabiri Berikhan Tayjigit yazısını şu sözlerle bitiriyor: “Müjde Kazak İli! “Ürjar Prensesi” olarak isimlendirilen bu kültür hazinesi eski atalarımızın sırlarla dolu hayatlarını tüm dünyaya tanıtacaktır.”
Berikhan Tayjigit
Egemen Kazakistan Gazetesi’nin 31 Mayıs 2013 günkü haberinden resimleriyle aktaran Abdulvahap Kara
Tarık Konal said:
Türk’e saygın tarihinin İÖ 10 bininci yıllardan başladığını anımsatan ATATÜRK’ü bir kez daha sevgiyle anıyorum.
Araplarca tanıştıktan sonra yüksek kültürünü unutan, mehter adlı uyuşuk yürüyüşle duraksayan Türk, senin uygarlık yolundaki aksak yürüyüşünü bir koşaradım’a çevirmiş Bilge Önder’inin yolundan yürü!
Esenliyorum, Göktürk yazıtlarını yazanları, Dede Korkut’u, Kâşkarlı’yı, Pir Sultan’ı, Yunus’u, Karacoğlan’ı, Nâzım’ı, TDK’nin uzmanlarını, Vilhelm Thomsen’i, Kâzım Mirşan, Haluk Tarcan’ı…
Bir Türk Kültürü Tutkunu Tarık Konal
ATUQUS OĞUZ said:
Bu buluntu ilk altın elbiseli adamdan daha eskiye benziyor. İlk altın elbiseli adamın mezarı Tahtalar ile yapılmıştı,tıpkı Midasın Mezarı gibi. Bu ise taştan yapılmış üstelik işçiliğide pek okadar iyi değil. Bence neolitik çağın son dönemlerine ait bir buluntu,buda 5500 – 5000 yıllık demektir.
hayri said:
bir tarafı kırmadan takdirlerimizi yaparsak birliğimiz artar ve çinliler bizi parçalayıp yutamaz.İslam bizi daha da ileri götürmüştür.Atatürk te “dinsiz millet yaşayamaz “demiştir.sevgilerimle…
fikret Şipal said:
Ay-güneş ve yıldızlar yer yüzüne gelmiş birçok milletlet tarafından kullanılmıştır.Yine aynı şekilde hayvan figürleride birçok millete simge olmuştur.Türklerin Bayrak simgesi Bozkurttur.Fakat bu simgenin altında birçokkavim-boy millet bulunur.Bunların içinden Türk olarak geleni gösteren kan bağı Boğa boynuzudur.İlkdefe boynuz-güneş-ay ve yıldızlar altın elbiseli adamda şapkasında görülür.Bunu ençok Atilla kullanmış ve Avrupaya açıldığı zaman bu 4 simgeyi yaymıştır.Gagavuz Türklerinde bu simge bayraktır-Bu gün Aynı sige Romanya bayragında da görülür.Burada Öküzün iki boynuzu arasına olan dünya doğuda ay batıda güneş tir.Yıldız ortada parlayan devlettir.ve Boyu (Tohumu )Türk tür.bunun altında olan bölüm ise dini simgeler olan ortadoksluk görülmektedir.Peçenek Türklerinde de durum aynıdır.Tek ortak Türk bileşkesi ay-güneş-yıldız ve boynuzdur.otoritdevlet-üreme ve kan bağı.